Hikayemiz
Türkiye’de sanayileşme yirminci yüzyılın ortalarında hızlandı. Seksenlerde ekonomimiz dışa açıldı ve rekabet gücü arttı.
Şirketlerde ilk Marka Yönetimi birimleri seksenlerin sonunda görülmeye başlansa da, marka yönetimi disiplininin endüstriye yerleşmesi doksanlarda gerçekleşti. Üniversitelerde ilgili bölümlerin kurulması, araştırma ve hizmet sektörünün gelişimi, medyanın çeşitlenmesi, dijital devrim, perakende kanallarının gelişmesi ile birlikte marka yönetimi ekosistemi doksanlarda oluştu.
Bu dönemde kariyerlerine başlayan marka yöneticileri ve marka danışmanları bugün yirmi yılı aşan bir deneyime sahip. Akademik dünyada da benzer bir birikim oluştu. Eserler üretildi, kitaplar yazıldı ve Türk marka profesyonelleri dünya markalarının yönetiminde aktif rol üstlenmeye başladı.
Ancak büyük şirketlerde yaşanan bu dönüşüm henüz Anadolu’ya ve kamuya istenen ölçüde yansımadı. Ülkedeki bu insan kaynağına rağmen, bir çok şirketimiz hala eski usullerle yönetiliyor ve katma değer yaratamıyor. Aynı durum kamu ve STK’lar için de geçerli.
İşte bu yüzden, ülkenin marka danışmanları ve yöneticileri Marka Konseyi çatısı alında bir araya geldi ve sesini yükseltme kararı aldı.