Makaleler

Kimlik Sinyalleri – Necdet Kara

Görsel kimliğimiz; görünüşümüz, kıyafetimiz, jestlerimiz, mimiklerimiz, tarzımız ve duruşumuz. Markamızı sözsüz olarak aktaran görsel mesajların bütünüdür. Görsel kimliğimiz çoğu zaman sözel kimliğimizden önce gelir.

Kimliğimiz, bizi diğerlerinden ayıran, bizi değiştirilemez ve karıştırılamaz kılan özelliklerimiz. Sözel kimliğimiz; ismimiz ve iletişim becerilerimiz. Yani sözel olarak kendimizi tanımlama biçimimizle ilişkilendirdiğimiz kelimeler, ifadeler ve fikirler. Görsel kimliğimiz; görünüşümüz, kıyafetimiz, jestlerimiz, mimiklerimiz, tarzımız ve duruşumuz. Markamızı sözsüz olarak aktaran görsel mesajların bütünüdür. Görsel kimliğimiz çoğu zaman sözel kimliğimizden önce gelir.

İlk kahramanımız Küçük Prens’ten. Küçük Prens dünyanın en çok satan ve okunan kitaplarından. Bugüne kadar 306 dil ve lehçede basılan kitap Antoine de Saint-Exupéry tarafından 1943’te yazılıyor. Kendisi de bir pilot olan Fransız yazarımız, Küçük Prens isimli başka bir gezegenden gelen bir çocuğun gözünden büyüklerin dünyasını anlatır.

Küçük Prens’in geldiği gezegen bizi yakından ilgilendiriyor: “Çünkü bu gezegeni ilk kez 1909 yılında bir Türk gökbilimci teleskopla gözlem yaparken görmüş. Bu buluşunu Uluslararası Gökbilimi Toplantısı’nda büyük bir heyecanla sunmuş ama adamcağız şalvar, cepken ve fes giyiyor diye onun söylediklerine kimse değer vermemiş. Bir süre sonra bir Türk lideri herkesin Avrupalılar gibi giyinmesi zorunlu kılmış, hatta buna uymayanları ölümle cezalandıracağını söylemiş de, 1920 yılında aynı gökbilimci etkileyici ve şık giysisiyle Asteroid B-612’yi tanıtabilmiş. Bu kez herkes ilgiyle izlemiş söylediklerini.”

Küçük Prens’te bahsedilen ‘giyim kuşam yasalarına’ sadece Türkiye’de değil, Antik Roma’dan başlayarak Avrupa’nın pek çok ülkesinde rastlanıyor. Örneğin Rönesans İngiltere’sinde belirli bir kürk, kumaş, dantel, dekoratif boncuklu kenar süsü ve benzerlerini sadece soylular kullanabiliyor, eşraf ise daha az albenili kıyafetler giyebiliyordu. ‘Saygın’ insanlarla karıştırılmamaları için bazı gruplar daha da farklılaştırılmıştı. Örneğin fahişeler ‘kirliliklerini’ göstermek için çizgili başlık takmak zorundaydı. Kabul edilmiş inançlara karşı gelen kişiler kazığa bağlanarak yakılabileceklerini veya yakılmaları gerektiğini göstermek için bazen tahta desteleriyle süslenmiş bezler takmaya zorlanıyordu. Rütbelerinin üstünde giyinen kişiler çevresindekilere düpedüz yalan söylemiş oluyordu. Rütbe üstü giyinenler para cezasına veya başka cezalara çarptırılıyordu.

Giydiklerimiz aracılığıyla başkalarına kim olduğumuzu ifade etme halini, bilim insanları ‘dış sinyalleşme’ olarak isimlendiriyor. Kaymak tabakanın saçmalık derecesinde takıntılı bir zorlaması gibi görününen şey aslında insanların sinyalini verdikleri şey olmalarını garantilemeye dönük bir çabaydı. Sinyalleşme sistemi düzensizlik ve kargaşayı gidermek için tasarlanmıştı.

Giyim kuşamla ilgili sistem geçmişteki gibi katı olmasa da, başarı ve bireysellik sinyali verme arzusu bugün de her zaman ki gibi güçlüdür. Kıyafetlerimizle gönderdiğimiz sinyaller çevremize bir hayli bilgi verir ve bu bilgi davranışları yönlendirir.

Sinyal karışıklığı

İkinci kahramanımız, Jerzy Kosinski’nin kendi romanından senaryolaştırdığı “Being There – Bir Yerde” filminden Chance Gardiner.

Chance Gardiner kendini bildi bileli Washington’daki bir zengin evinin bahçıvanlığını yapan gerçek olmayacak kadar saf, hiçbir insani hastalık bulaşmamış bir karakterdir. Bütün ömrünü bu malikanenin bahçesinde ve kendisine ayrılmış bir odada geçiren Chance’in, dünya hakkında bildiği her şey patronunun kendisine verdiği televizyondan öğrendiklerinden ibarettir. Ve, hamisi yaşlı milyoner ölünce Chance, kendisini gerçek dünyanın içinde bulur. Gidecek bir yeri yoktur. Patronunun kendisine verdiği takım elbiseyi giyerek şehrin sokaklarında dolaşmaya başlar. Bu şık ama eski moda elbiseler içinde, başında fötr şapkası, elinde bavulu ve şemsiyesiyle şehrin sokaklarında Rene Magritte tablosundan çıkmış gibi gezinirken kendisine bir lumizin çarpar. Lumizinde, Washinton sosyetesinde ve politik çevrelerinde çok etkili ve söz sahibi zengin iş adamı Rand’ın eşi vardır. Kazada ayağı incinen Chance tedavi için köşke davet edilir.

Chance Gardiner; görünüş, duruş ve davranışlarıyla görmüş geçirmiş, soylu, zor duruma düşmüş bir iş adamı görüntüsü vermektedir. Çok az konuşan, bahçe ve bahçıvanlıkla ilgili bildiklerini, televizyondan kaptığı ifadelerle harmanlayarak kullanan bu saf insanın söylediklerinin altında derin anlamlar ve büyük bir bilgelik yattığını düşünen Rand onu kanatlarının altına alır. Hatta ziyaretine gelen ABD başkanıyla bile tanıştırır. Sohbet sırasında Başkan “Ya siz Mr. Gardiner? Borsada havaların kötü gitmesi hakkında ne düşünüyorsunuz?”

Chance “Bir bahçede, bitkilerin filizlendiği bir mevsim vardır. İlkbahar ve yaz vardır ama sonbaharla kış da vardır. Ardından ilkbaharla yaz geri gelir. Kökler koparılmadığı sürece, her şey yolundadır, iyi olacak demektir.” “İtiraf etmeliyim ki Mr. Gardiner, bu söyledikleriniz, uzun, çok uzun zamandan beri işittiğim en iç rahatlatıcı ve iyimser açıklamalardan biri… Doğa gibi ekonomik sistemimiz de uzun vadede dengeli ve mantıklıdır, bu nedenle de onun kölesi olmaktan korkmamamız gerekir.”der ve Gardiner’i sağlam sağduyusundan ötürü kutlar Başkan.

Chance televizyon ve basının yardımıyla ülke çapında popüler olur. Ürettiği aforizmalar sayesinde Amerikan kamuoyunda “bilgeliğin saf ve yeni temsilcisi” olarak kabul gördüğü anlaşılır. Washington sosyetesinde hızla üst basamaklara tırmanan Chance Gardiner, etkili politik çevreler arasında gelecek dönemin başkan adayı olarak konuşulmaya başlar.

Markaların kimliği de, kişiliği de tıpkı bir roman kahramanı gibi tasarlanır ve üretilirler.

“Yaşlılar işte, ölürler”der Chance Gardier.

“Bu gezegende markalar hep aynı yaştadır, isterlerse hiç ölmezler”der Küçük Prens.

KüçükPrens, Antoine de Saint-Exupéry – MaviBulut Yayıncılık, 12. Basım Şubat 2009 Türkçesi Yaşar Avunç Alıntılar yazıldığı şekliyle yapılmıştır. Bilgi eksikleri ve/veya yanlışları aynen korunmuştur.

Dürüst Gerçek, Dan Ariely – Optimist Yayınları

Markalaşan Kadınlar, Catherine Kaputa – MediaCat Yayınları

Being There “Bir Yerde” Video Warner Bros, Yönetmen: Hal Ashby, Senaryo: Jerz Kosinski Oyuncular: Peter Sellers, Shirley MacLaine

Bir Yerde, Jerzy Kosisnki – E Yayınları. Peter Sellers’in oyunculuğu, Being There filmi ve Change Gardier yorumları ve daha fazla bilgi için Ekşi Sözlük ve Vikipedi bknz

Necdet Kara

Kaynak: Markapala