Zararlı sağlık tavsiyelerinden söylentilere ve komplo teorilerine uzanan bir dezenformasyon çağındayız.
Söylentiler, sahte haberler ve komplo teorileri koronavirüsten daha hızlı yayılıyor. Yalnızca pandemiyle değil, aynı zamanda eşi görülmemiş bir yanlış bilgilendirme salgınıyla da savaşıyoruz.
Her mecrada zararlı sağlık, gıda ve beslenme tavsiyeleri artıyor. Yanlışlıklarla dolu içerikler ve uzman olmayan kişi yorumları yayınları dolduruyor. Komplo teorileri internete rahatlıkla dolaşıyor.
Pandeminin etkisiyle küresel nefretler üretiliyor, viralleşiyor. Kıtaları, insanları ve grupları damgalıyor ve kötülüyor. Pandeminin başlangıcından bu yana, Asya karşıtı ırkçılık Avustralya, Hindistan, Amerika Birleşik Devletleri ve Birleşik Krallık sokaklarında yükselmeye devam ediyor. Kurmaca bilgiler üretiliyor. Sınır tanımayan söylentilerin sosyal sonuçları insanların sağlığının ötesine geçiyor.
Dezenformasyonun tehlikeli bir şey olduğu belki de yeni yeni anlaşılıyor. Salgınlar gibi acil ve önemli konulara eşlik eden bir fenomen olduğu yeni yeni fark ediliyor.
Genellikle yanlış olmasına rağmen masumca paylaşılan bilgiler bir ulusun gündemini zorlayabiliyor. Ya da bilinçli olarak yayılan dezenformasyon bilim üreten insanları zan altında bırakabiliyor.
Bununla birlikte, yoğun sosyal medya kullanımı, farklı ülkelerdeki insanların birbirine bağlanma imkanları, salgının var olan küresel ölçeği, henüz biyomedikal bir çözüm bulunamamış olması gibi faktörler insan davranışlarını doğrudan etkileyen dezenformasyonun yayılmasını hızlandırıyor.
İnsanlar bir dizi faktöre bağlı olarak kararlar verirler. Davranışsal içgörülerimize ve girişimlerimize liderlik eden teknik ve bilimsel unsurlar vardır. Bilgi ve bilim motivasyonları ve diğer dış fırsatlar infodemiyle baş etmemizde kilit önemdedir.
Peki infodemi dönemlerindeki bilgi ve becerilerimizi nasıl oluşturmalıyız?
Büyük ölçüde bilgi yoluyla yayılan infodemi, kararlarımızı ve durumlarla başa çıkabilmemizi önleyen bir numaralı faktördür. Üzerimizdeki baskı seviyelerini tetikleyerek belirsizliği artırır.
Bazı hastalıklar ve beslenme gereklilikleri doğası gereği, sağlık uzmanlarının önerisiyle düzenlemeyi gerektirir. Toplumdaki artan güvensizlik duygusu insan sağlığını bozabilecek sonuçlar doğuyor. Kolay elde edilen bilginin yayılma hızı, bilimsel bilgileri doğrulama konusundaki zamanla yarışıyor. Bu tür bir zaman gereksinimi, özellikle de sağlıklarından korkan çoğu insan için kabul edilemez korkulara yol açabiliyor.
İnsanlar bir hastalık riskinin düşük olabileceğini algıladıklarında, önerilen güvenlik önlemlerine uymaya daha az meyillidirler. Sağlık yönergelerine uyum, sosyal mesafe ve maske gibi alışkanlıklardan uzaklaşırlar. Bu tutumu tersine çevirmek için sadece doğru bilgiyi yaymak değil, aynı zamanda doğru mesaj ve iletim kanalını da bulmak önemlidir.
Bilgi farklı hedef kitlelere uyarlanmalı ve değişen güvenilir kaynaklar aracılığıyla iletilmelidir. Bilim ve toplum algısı arasındaki uçurum en aza indirilmelidir. Bilimsel bilginin, karar verme süreçlerini beslemesi için yararlı bilgilere dönüştürülmelidir.
Doğru ve yeterli bilgi boşluk kaldırmaz. Boşluğun olduğu yerde yanlış bilgiler yayılır.
Her zaman bilimsel ve uzman bilgiyi infodemi yönetiminin önüne koymalıyız. Yayılmayı azaltma girişimin temel bileşeni insanların kendisinde olmalıdır. Yetkililer, insanların ve toplulukların endişelerini kolay ifade edebilecekleri alanlar sağlamalıdır. Her zaman güvenilir ve doğru formatlarda bilgi sunulmalıdır. Ardından insanlar güçlenecek ve çözümün bir parçası olacaklardır.
Yunus Baran
Kaynak: Yubai